Eylül 2009. Engelsiz Erişim yıllık hedef ve hayallerimizi kovaladığımız bir toplantı. Yeni bir hedef çıkıyor ağızlardan. Nasıl ki her bineceğimiz otobüsü, her ineceğimiz durağı kimseye sormadan öğrenmek istiyoruz, nasıl ki bir filmin sonunu kimseye sormadan bilmek istiyoruz, neden oy verirken tercihimizi bir başkasıyla paylaşmak zorunda kalıyoruz?  Kimse yanıt veremiyor bu soruya. Tıpkı o yıllarda neden kendi paramızı tek başına çekemiyoruz, neden sınavlarda okuyuculara muhtaç kalıyoruz sorularını yanıtlayamadığımız gibi. Çünkü yalnızca bir seçimde oy kullanmak değil amaç, bireysel özerklik asıl maksat.

O zaman startını veriyoruz yeni mücadelenin: Tek başımıza oy kullanmamızın mümkün olacağı seçim. Ama yalnızca talepten ibaret olamaz Engelsiz Erişim mücadelesi, nasılını da belirtmeli. Bu beyin fırtınaları ve araştırmalardan doğuyor pusulanın içine konulacağı şablon fikri.

Birkaç ay sonrası Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde erişilebilir seçim konulu bir bilgilendirme semineri. Sonradan Kemal Özceyhan adını alacak seminerlerin ilki. Artık talep ve çözüm belli: Tek başımıza mahrem oy kullanmak için pusulanın içine yerleştirildiğinde her aday veya partinin altında mühür basılacak boşlukların olacağı bir şablon sistemi.

2010. Sesli durak anonslarının ilk duyulmaya başlandığı zamanlar. Önce bir yurt dışı ziyareti sonrası Almanya’dan getirtilen bir şablon örneği, sonra YSK görüşmesinde taleplerin resmi ağızlara ilk kez iletilmesi. YSK’nin ilk ertelemesi.

2010 Aralık ayı. Sesli ATM’nin İlk kez hayata geçtiği günler. 3 Aralık’ta Taksim’de bir fotoğraf sergisi ve açılan standımızda hazırladığımız ilk şablon denemesi. Her şey mükemmel değil ama veriyor bir fikir. Dedik ya, yalnızca oy kullanmak değil bir seçimde amaç, bireysel özerklik asıl maksat.

2014 yılı. Sesli betimlemeli dizilerin televizyonlarda ilk görülmeye başlandığı günler. Boğaziçi Üniversitesi engelli öğrenci temsilci seçimlerinde şablon tasarımının ilk kullanıldığı alan. Çok küçük bir grup bundan yararlanan ama dedik ya, bir kişinin mahrem oyu değil tek amaç, bireysel özerklik asıl maksat.

Yine 2014. Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali ve erişilebilirlik sözünün ortaya çıktığı zamanlar. Açılan stantların şablon sistemiyle mahrem biçimde oylandığı kamuya açık ilk çalışmalar. Hangi standın daha çok oy aldığını öğrenmek değil esas amaç, bireysel özerklik asıl maksat.

2015. Seçimler sonrası ilk resmi Change org kampanyası ve YSK ile kurulan ikinci temas. Bir yıl sonra yapılan çalıştay. Web sayfasında iyileştirmeler ama tek başına oyda yine hüsran. Deniyor ki bize “Yasal yetkim yok bir şey yapamam.” Yüzümüzde hayal kırıklığı ama yüreklerde inat, dedik ya bireysel özerklik asıl maksat.

2016 ve sonrası, Selen Özel Bilgi Yarışması yanıt kâğıtlarında şablon uygulaması. Grupların yanıtları şıkların altına kaşeyle basması. Yarışmak, eğlence belki görünen amaç, ama bireysel özerklik, tek başına da sonuca ulaşabilmek asıl maksat.

İşte 2017. Artık mümkün sinemalarda izlemek bazı filmleri sesli betimlemeli. O yılki anayasa referandumunun fırsatını değerlendirmeli. YSK’ye diyoruz ki, “Siz yapamıyorsanız oyumuzu gizli, bırakın biz deneyelim şablon sistemini.” Şaşırtıcı bir olumlu cevap. Şablonla oy kullanabilmenin ilk kez mevzuata girişi, yüzlerce görme engellinin tek başlarına oy kullanmak için sandığa gidişi. Mümkün mü o coşkuyu unutmak, ama bireysel özerklik asıl maksat.

2018 ve 2019 yılarındaki milletvekili, cumhurbaşkanlığı ve belediye seçimleri. YSK’nin yine şablon hazırlamayı yetkim yok diye reddedip bizlerden beklemesi. Yüzlerce gönüllünün şablon hazırlamak için bir araya gelmesi. Çok sıkıntılı bu durumun sürdürülebilirliği. Ama amaç tek başına oy kullanmayı garanti edinceye dek mücadeleyi bırakmamak, dedik ya bireysel özerklik asıl maksat.

2021 sonbaharı, duyduk ki başlıyor yine seçim yasası hazırlıkları. Bu sefer eli çabuk tutmalı. Önce başlatıyoruz yeni bir Change org kampanyası. Birçok kitle örgütüyle yapılan takım çalışması, ortaya çıkarılan yasa değişikliği tasarısı. Biliyoruz çok sorun var, çözülmesi şart, ama hepsinde bireysel özerklik asıl maksat.

Geldik 2022 Mart ayına, bütün partilerle mekik dokuyoruz destek için tek başına oy hakkımıza. Ama bir de bakıyoruz ki taleplerimiz konulmamış meclise gelen yasa tasarısına. Burada vazgeçmek sebep olacak mahrem oy hakkımızın başka baharlara kalmasına. Birlik oluyoruz tüm dernekler, federasyonla gidiyoruz hep birlikte 29 Mart günü meclisin Çankaya Kapısına. Bilemiyoruz mümkün olacak mı sonuç almak, ama dedik ya bireysel özerklik asıl maksat.

Diyoruz ki, “Engelliyi unutan iktidarı da unutsun.” Diyoruz ki “TBMM dinlesene, mahrem oy hakkımı öteleme. Şablon pusula içinde, tek olmalı herkes kabinde.” Diyoruz ki, “Tek başına oy hakkım yok ise, beklemeyin bizden oy seçim zamanı.” Meclisten birileri duyuyor haykırışımızı ve ziyaret ediyorlar basın açıklamamızı. Diyorlar ki, “Duyduk taleplerinizi güncelleyeceğiz tasarıyı. Kabul edin yemek ikramımızı.” Diyoruz ki, “Bırakın izzeti ikramı, verin mahrem oy hakkımızı.”

Geliyor 30 Mart 2022 akşamı. Yüreğimizde umut ama bir taraftan kaygı. Sonunda beliriyor o güzel haber. Ekleniyor seçim yasasına gizli oy hakkı. Harika bir şey bir hedefe bu kadar yaklaşmak. Resmen tanımış oluyor tek başına oy hakkımızı yıllarca hiç değişemeyen mevzuat. Dedik ya, bir oyun çok fazlası esasında amaç, bireysel özerklik, bağımsız yaşam, ne zaman, kimden, nasıl destek alacağımızı seçme özgürlüğü asıl maksat.

Biliyoruz her şeyin sonu değil bu kazanım. Belki de yeni bir mücadelenin başındaki ilk adım. YSK, doğru tasarım, kararlara dahil olmak için gerekiyor aynı güçlü takım. Bu süreç öğrettiyse bize bir hakikat, hiçbir zaman lüks olmayacak, kitle birlik olduğunda eşit, erişilebilir, engelsiz hayat. Mahrem oy, sesli anons, betimlemeli içerik birer araç, bireysel özerklik, ayrımcılıktan arınmış bağımsız yaşamdır asıl maksat.

Engelsiz Erişim Derneği Twitter Zaman Akışı